Oct 30, 2007

kötü haberle uyanmak

Can taşıyoruz; canı isteyince çıkıp gider, geri getiremezsin...

not: don't panik sevgili çevrem.benlik bi durum yok. eşin dostun acısı üzer, o kadar.

Oct 25, 2007

don'tpanik! herşey kontrolüm altında:)


Başta ailem ve tüm dostlarım olmak üzere
yapımımda ve yayınımda emeği geçen herkese
teşekkürler...

Sevgili çevrem,
sırayla, izdiham yaratmadan doom günümü kutlayın çabuk:)
ben de sizi seviyorum biraz:P

Oct 18, 2007

sen beni hiç tanımamışsın conan!!!



İncecik bir ayrıntı değil mi sevda?

Hiç büyük hesaplarım olmadı ki benim

Sen bakma ayrıntılardan kaçtığıma

Koca bir şehre, toprağa ve buluta...

Biz incecik bir ayrıntıdan girdik hayata

İşte bu yüzden parantez içinde mektuplarımız

Ve pek çoğu yazılmadı daha...



bilmem, şiirim açıklayabildi mi durumu sevgili conan?
Buna da kulp bulursan blog- mlog demeyip küfrediciim ona göre:)

Oct 17, 2007

yaşasın nihayet sonbahar geldi...

Dürüst olalım... Güzel ögeler vardı elbette içinde; ama ben yine de bayramlardan öyle özel bi tat almazdım, alamıyorum.Çocukken sürükleyerek götürürlerdi beni bayram ziyaretlerine, şimdi de görev bilinciyle gidiyorum.
Bu insanları sevmiyorum ya da özlemiyorum ya da ziyaretten hoşlanmıyorum demek değil.Formalitelere dönüştüğünde ayaklarımın ağırlaşmasına neden oluyor, o kadar.
Sadece bayramlar değil aslında, anneler günü, öğretmenler günü, doğum günleri, vs
benim mantık makamımda bir türlü gerekli itibarı göremiyorlar.
Peki şikayetçi miyim varlıklarından? değilim tabi...Ortalıkta bayram ve özel günleri umursayan hatta formaliteleriyle yaşarken özel bir tad alan bunca insan varken şikayet etmek haksızlık olur.İstiyorum ki onlar sündüre sündüre bayram ve özel günlerini yaşasınlar bana da " amaaaan, deryadır" deyip geçsinler, uymuyorum diye kızmasınlar.

Hem nasıl şikayet ederim bu özel günlerin niğmetlerinden faydalanırken...Misal Nerisim gelmiş bayram diye...Ohhh... Keşke her gün bayram olsa...Her gün gelse Neris, her gece uyumamak için türlü bahaneler uydursa, "Derya biraz daha konuşalım mı dese" uykulu gözlerini oğuştura oğuştura...
 
Posted by Picasa

Ha bir de bayram tatilinin bir kısmını teeee İzmitten gelip bizimle geçiren Conan gibi dostları varsa insanın...Keşke sık sık bayram olsa...Buluşup beytepemize gitsek,çene çalsak sabahlara kadar, bütün cesaretini toplayıp yemeklerimden yese mesela ve hatta acemiliğimin çıktığı sürücü koltuğunda otururken ben, o arkada kahkahalar patlatsa...
 
Posted by Picasa


Benim bayramlardan şikayetim yok ve hatta diyorum ki; keşke her gün bayram olsa...

Oct 9, 2007

bi kitap daha



Hala istediğim okuma hızına ulaşabilmiş değilim. Hatta o hızın çok çok altındayım.
Aslında tembelliğimi bir yana bırakırsak okumak üzere seçtiklerimin de etkisi büyük tabii.

Yekta Kopan'ın "karbon kopya" sı bitti nihayet...Bir yazarın altıncı kitabı için fazlaca deneysel buldum kitabı.Üstelik deneysel bir çalışma için de iyi değil.

Ancak yazar üzerine şöle küçük bir araştırma yapınca pek renkli bir kişilikle karşılaştım hoşuma gitti.He3r işte parmağı olan insnlardan, güzel bişey.

Kitapta beni içine alan herhangi bir unsur bulamamama rağmen kimi güzel söz öbekleri, şiirsel ve felsefi söylemler dikkat çekebiliyor. onların hatırına harcamadan önce bir kitabını daha okumakta faide var:)

Oct 8, 2007

yıllık plan saçmalaması

Saatlerce uğraştım...Üstelik sadece sanal ortamda var olan planları bulup kendim için kullanışlı bir hale getirebilmek için. Bir de planları kendim yazsaydım ne olurdu kim bilir...
Ne çok seviyoruz bu içi boş dışı süslü şeyleri..Kuru kalabalıkları, göstermelik bilgi ve belgeleri...
Önerim şu: Her öğretmenin elinde MEB'in hazırladığı standart planlar olmalı.(yani bütün ülkede sadece 1 kişinin plan hazırlaması yeterli)Bu planın dışında ek bir faaliyet yapmak isteyen ya da planda değişiklik yapmak isteyen öğretmen bu durumu bir raporla idarecisine bildirmeli.
Önerimin tembellikle alakası olmamakla birlikte(olası eleştirilere tedbir alayım dedim:)daha ileri gidip günlük planların bile MEB tarafından satandart hazırlanıp sunulmasulmasından yanayım.Böylece öğretmen insiyatifindeki neyi ne kadar öğreteceği kararı merkezi yönetime geçer.Yani memleketimin öğretmeninin "aman bunlara bu kadar yeter" deme hakkı elinden alınmış olup " günlük plan gereği mecburen şu şu şu konular öğretilecek" zihniyeti yerleşir ki bence bu konu birazcık fırsat eşitliği sağlar.
Birbirinin benzeri olmasına karşılık çoğu işe yaramaz, göstermelik olarak hazırlanmış planlar(internette bile onlarcası var) için harcanan zaman ve enerji de, daha olumlu bir amaç için kullanılabilir o zaman.
Plan savunucularının temel cümlesi olan " her bölgenin özel şartları gereği özel durumların oluşması" problemi için de son derece basit bir önerim var: Özel şartlar gereği standart planları uygulayamayaan öğretmenimin durumu kısaca özetleyen bir raporla idarecisini bilgilendirmesi yeterli. Yani,şu anda yapılan,öğretmenin her dönem sonunda kendi hazırladığı plandaki aksaklıkları rapor etmesi yönteminden , öğretmenimin uyması gereken satandart planı neden uygulayamadığını rapor etmesi yöntemine geçiyoruz ki; bu bana daha mantıklı görünüyor. Hiç olmazsa kendi planına bile uyamamışlık beceriksizliği göze görünmemiş olur.