Apr 28, 2009

Doğanın Gizli Bahçesi-Edward o Wilson

Kitabın ilk bölümlerinde, National Geographic'te izlediğimiz tadından yenmez doğa belgesellerinden birinde buluyorsunuz kendinizi.
İlerleyen kısımlarda biyoloji-kültür ilişkisi, insan davranışlarının doğadaki karşılığı, biyofili (insanoğlunun diğer canlı organizmalara karşı doğuştan gelen duygusal yakınlığı) ve çevre etiği üzerine yazarın düşünceleri yer alıyor.
Doğadaki diğer canlılara ilişkin edinilecek bilgilerin bizi insan doğası hakkında daha çok şey bilmeye götüreceğini iddia eden yazarın verdiği bilgiler gizli bir bahçeden geçiriyor okuyucuyu.
Keyifli bir kitap, meraklısına...

Apr 22, 2009

piyango bileti:)



'E hazır bilet de ayağımıza gelmiş, hemi tiyatro salonu da eve yakın, hava da güzel, geze geze gider geliriz işte' leri ' Amaaann yorgunuz, pek güzel oyun da yok aslında bu sezon, evde de yapacak bi dolu işimiz var' ların önüne koyup gittik oyuna.
Salonun neredeyse yarısının boş oluşu beni epeyi işkillendirdi başlangıçta. Sonra...

İyi ki de gitmişiz. Son yıllarda izlediğim en güzel tiyatro oyunuydu 'Acı'. Stephen King'in 'Misery' adlı romanından (roman 20. yy'ın en iyi romanlarından biri olma ünvanını taşıyor) uyarlanan oyun gerilim türünde. İnsan ruhundaki incinmişliklerin şiddete dönüşümü anlatılmış oyunda. Nefis bir delilik öyküsü çıkmış ortaya.

İki kişilik oyunun oyuncuları Kazım Akşar ve Dilek Türker 2,5 saat kadar son derece başarılı oyunculuklar sergilediler, bayıldım kendilerine.

Not: Misery'nin filmi de varmış ve oyuncusuna Oscar kazandırmış . İzlenilesi , derim ben...

Apr 19, 2009

Kahve Bahane..

Sıla Nerisimiz artık beş yaşında... Bütün o sürüngen günler; dert anlatmak için ağlayıp bağırmalar, döke saça yemek yemeler, kusmalar, püskürmeler, poposunda koca bir çıkınla gezmeler bitti. Artık kreşe giden, kendi arkadaşları, dolayısıyla sosyal dertleri olan bir küçük hanım kendisi.
 

Neris'in hediyeleri pek bir düşündürür beni. Ne alsam acaba? Ne alsam da baktıkça- oynadıkça-oyalandıkça beni hatırlasa, düşünse, özlese, daha çok sevse...
İlk dört yıl içinde aldığım hediyeler neticesinde çocuklarda bu tür hislerin bulunmadığını gördüm. Sanırım bu düşünme tarzı büyüdükçe öğreniliyor (en azından bizim kızımızda öyle)Bu durumda ben de beklentilerimi düşürmüş'canım kendisi eğlensin yeter' diyip boynumu bükmüştüm ki aklıma bir fikir geldi...
 

Bu yıl ona üzerinde resim baskısı bulunan bir tişört ve kumaş boyalarından oluşan bir set aldım. Bütün gece birlikte tişörtü boyadık, elimizdeki dört rengi birbiriyle karıştırıp yeni renkler elde ettik. Hangi balığı ne renge boyayacağımıza karar verdik. Yorulduk, dinlendik. Ama sonucu görmek için sabırsızlandığımızdan, boyama işini ertesi güne bırakmak istemedik.
 

Bu yıl Neris'in doğum gününde, kendime süper bir hediye almış oldum:)Onunla burun buruna, eğlenceli saatler geçirdik. E daha ne olsun...

Cennetin Ejderleri- Carl Sagan




Kaç zamandır bu kadar heyecanla okuduğum bir kitap olmamıştı. Çok ve ilginç bilgiler, deneyler, gözlemler, sonuçlar...

İnsan beyni, beynin evrimi ve sonuçları üzerine ayrıntılı ve sağlam temellendirilmiş düşüncelerden oluşan kitap son derece heyecan verici. Anlatımın sade ve akıcı oluşu da kitabın tadına tad katmış.
'Zeka' yı sorgulayanların severek okuyacaklarını düşünüyorum.

Apr 17, 2009

Kayboluş- George Perec

Nerde kalmıştık...
Biraz da deneysel olsun demiştik, çeşni görelim yahu diye heves etmiştik, karar da vermiştik Perec olsun diye, işte tam da orda kalmıştık...
Sonra havaların ısınmasıyla ruhlarındaki gevşemeyi farkedip korkan, bir de üstüne raporlar alıp okula gitmeyi bırakarak kendilerine boş zaman oluşturan öğrencilerim "aman hocam şu gün de ders yapalım, bu gün de ders yapalım, şu konuyu tekrar edelim, bu konudan soru çözelim" diye dönüp durmaya başlamış, dolayısıyla benim de koşuşturmam ayyuka çıkmış olmuştu. Büro-dershane-ev arasındaki kovalamacada yazacak malzeme biriktirememekten ziyade, yazacak enerjim kalmamıştı(tır)

Ne diyorduk George Perec...

Deneysel yazarların en başarılılarından biri. Neredeyse 300 sayfaya yakın kitapta hiç e harfi kullanılmayarak kendine çizdiği sınırı zorlayan deli... Bu sınırın konu çerçevesini kısıtlamasına karşın yazarın ayrıntılara girmekten kaçınmayışı da başarısının bir başka uzantısı.
Gerek konu, gerekse işleniş itibarı ile kitabın edebi tadı yavan. Polisiye tarzdan kaynaklı olduğunu düşündüğüm bir karakter-isim kalabalığı var ki, oldukça dikkat dağıtıcı, heves kaçırıcı. Ancak yazarın ince espirileri, kendi kitaplarına, olaylara, isimlere yaptığı ironik atıflar kaçan hevesin fazla uzaklaşmasına izin vermiyor. Eğlenceli:) Okuduğunuz satırlar zeki bir adamın kalemiyle karşı karşıya olduğunuzu sık sık hatırlatıyor size. Ve zaten, kitabın deneysel başarısı takdire şayan:)
Bu arada kitabı hiç e harfi kullanmadan Türkçe'ye çeviren Cemal Yardımcı'nın başarısının Perec'in de üstünde olduğunu düşünüyorum.

Kayboluş, okunmasa da olur bana kalırsa. Ancak "yaşam kullanma kılavuzu"nu okuyasım var, bir ara...

Apr 9, 2009

Toprak değdi elimize...

Durmak olmazdı, bahar geldi... Erkenci Nisan yağmurları tıkırdattı pencereyi. Mevsim ağaç dikme mevsimi. Durmak olmazdı.
 

Fidanlarımızı diktik... Aslında daha çok fidanları diken dayımla Bayram Amca'yı izlemek denir bizim yaptığımıza ama ara ara fidanları tuttuk, kazılan toprağı attık, 'can suyu'nu biz verdik hiç olmazsa:) Meyva ağaçlarıyla dolu küçücük bir fidanlığımız oldu sonunda.
 

Sonra... Gölgede kaldığından bir türlü canlanamayan 'çardak gülü' nün yerini değiştirdik. Budanmış ağaçların çer-çöp lerini topladık bahçeden. Çimleri biçtik.

 
Posted by Picasa

Yorulduk çok... Gün boyu tepemizde ışıldayıp enselerimize kırmızı bir hat çeken güneş, usul usul çekildi gitti. Soğuk oldu, sessizlik oldu... Kuzinemizi yaktık, gümbür gümbür yandı odunlar, fokur fokur çay kaynadı.
 
Posted by Picasa

Mutlu olduk...

Apr 3, 2009


Konser sezonunu "İstanbul Sazendeleri" ile açtık dün akşam. Güzel, kulağımızı yormayan, ruhumuzu sarsmayan, tadında bir Türk Müziği Gecesi oldu bizim için. Hatta yalnızca ilk bölümü dinlediğimizden tadı damakta ayrıldık salondan.

Konseri dinlerken ne zaman gözlerimi kapasam, öğrenciliğimin çok keyifli zamanlarında buldum kendimi... Sevgili Cem'in udu, Ümit'in neyi eşliğinde dalıp gittiğimiz dost meclisleri, söz, sohbet, müzik...

Sevgili neyzenimiz, nerelerdesin şimdi?