Aug 31, 2011


Geçtiğimiz Mayıs ayında Antalya'da çekmiştim fotoğrafı...
Ne güzel insanlar var yahu :)
Posted by Picasa
Bazan, önce kendine dert anlatman gerekir.

Aug 17, 2011

renkli istop bilir misiniz?

Yeniden okumalar hiç de iyi gitmiyor...
Belki hatırlarsınız, bi süre önce ( o süre neredeyse bir buçuk yıl öncesiydi) kitaplığımdaki bazı kitapları yeniden okumaya karar vermiştim. Çünkü öyle sağa sola not alarak, kitapların altını üstünü çizerek okuyan bir tip olmadığımdan, pek güvendiğim hafızamın da aslında son derece kıt olmasından kaynaklı, kitapların çoğunun bendeki his tortusu dışında bir şey kalmıyor kısa zamanda.
Oysa "falanca kitabın kahramanının filanca yerde dediği gibi..." diye başlayan cümleler kuran, kitap karakterlerini, olay örgülerini bütün ayrıntılarıyla hatırlayıp gerektiğinde üzerine bir çuval laf edebilen insanalara özeniyorum ben de.

İşte bu özentimin kurbanıyım ben sevgili çevrem... Kararı aldığımdan beri zamanımın bir kısmını yeniden okumalara ayırdım. Evet, bazı kitapları yeniden okuduğum için rahatsız olmadım ama itiraf ediyorum nihayet, daha çok hayal kırıklığı yaşadım...
Geçmişte beni çoook etkileyen kimi kitapları sıradan, kimilerini fazla sıkıcı buldum. O zamanlar bir solukta okuyup bitirdiğim kimi kitaplar günlerce süründü elimde. En sevdiğim yazarlarla aram bozuldu, haklarında ileri geri konuşmaya başladım, dedikoducu oldum.
En son, en sevdiğim kitabı sıkıla sıkıla okuyup, geçmişte niye bu kadar sevmiş olduğumu merak edip dururken o an nekadar çok eziyet etttiğimi farkettim kendime ve
 "Hemen" dedim, "şimdi bırak o kitabı."
"Hayır, bu yeniden okumalarla hafızamı canlandıracağım. Kitapları yeniden değerlendirme, üzerine yeniden düşünme fırsatım olacak. Bunlar öyle bir kerede okunup bir kenara bırakılamayacak kadar özel kitaplar tamam mı?" diye cevap verdim tabii ki bilmiş bilmiş.
Ama bu laflara karnı tok bir kişi olarak kararımın arkasında durmayı bildim.
"Kendine de kitaplara da yazarlara da haksızlık ediyorsun."
"Hayır efendim, kimseye haksızlık ettiğim yok. Bilakis ben büyük bir haksızlığın önüne geçmeye  ... .. yazarlar.. kitaplar.. emek... saygı.. unutmak... bıdı bıdı.. vıdı vıdı..."
"Boşuna çırpınıyorsun. Üstelik bu işin faydasızlığını çoktan anlamana karşılık sırf kendinle inatlaştın diye devam ediyorsun. "
"Kimseyle inatlaştığım yok benim.! Görürsün bütün kitaplığı yeniden okumazsam..."
"Okumazsan eşeksin! "
"............"
".............................................."
"Ya hepsini okumayayım  bari..."
"Neden? "
"Çok sıkılıyorum okurken"
"Neden? "
"Bilmem... Belki okuduğum her kitapla duygu dünyamın genişlemesidir kitabı sevmek dediğim şey. Bir kitabı ikinci kez okuduğumda duygu dünyama yeni bir katkı sağlamayıp bende var olan hislerimi çalıştırıyor ki ben de bundan hoşlanmıyorummuştur gibi aslında."
"Olabilir. Belki de bilinç altın bilincinin üstünden daha başarılıdır bilgiyi saklamak konusunda. Hadi bırak şu kitabı."
Son cümleyi söyleyen iç sesimin tonu öyle şefkatliydi ki içimin içinden  'buna dayanamam işte ' dedim.
"Tamam , söz bu bitsin bir daha yeniden okuma yok" cevabını verdim şefkat  tuzağına düşmediğimi belli eden direngen bir ses tonuyla."
"Çabuk bırak onu!"
"Ya 100 sayfam kaldı , bitirivereyim."
"Bitiriverme!"
"Bitte!"
"Nein!"
"Kitap yarım bırakılmaz günah..."
"Yok öyle bişey."
"Arkamdan ağlar."
"Uydurma."
"Ayıp olur? "
"Kime olacak, saçamalama."
"Çok kötü birisin."
"Sen de."

İçimde fırtınalar kopuyor görüyorsunuz. İnsanın kendi uyduruk tabularını yıkması ne zor iş bilemezsiniz.

Şimdilik yeniden okumaları durdurdum sevgili çevrem, ileride yeniden okumalara devam etmek isteyen iç sesim akıllı mantıklı laflar edip beni yeniden kandırırsa yeniden başlarım belki, bilemem...

Aug 10, 2011

Memleketi Gurbet Yaptık, Gurbeti Memleket...

Ömer'i gördüm rüyamda.
Öyle özlemişim ki...
Beni face'de bulmasını bekliyorum, ben onu buldum çoktan.
Ama onun beni bulmasını istiyorum, nazlanasım var,
Şımarasım var biraz da... Şımartsın istiyorum beni.

Sorun değil, bir kaç yıl daha bekleyebilirim.

Doya doya nazlanabileceğin birilerinin olması ne güzel şey :)

Aug 4, 2011

uyku biraz uyku, bütün isteğim buydu...




Posted by Picasa

Yukarıdaki fotoğraf 10-15 gün önce Karadeniz'de bir yaylada  çekildi ve fotoğrafta görülen sol ayağımın da çok benimsediği o tembel pozisyon o gün bu gündür pek de değişmedi.
Yapacak işlerim, okunacak kitaplarım, izlenecek filmler, yazmak istediğim yazılar var var olmasına da sıcağa yenik düşmüş bedenimin kıpırdayası, göz kapaklarımın açılıp dünyaya bakası yok.
Önümüzdeki bir ayı bu rehavetten kurtarabilmek umuduyla gece ve gündüzlerime yer değiştirttim sevgili çevrem. Gündüz saatlerinde uyuyup gece saatlerinin sessiz ve serinliğinden faydalanmayı planlıyorum. Bu da işe yaramazsa benden adam olmaz, biline...

Aug 2, 2011

Gidenlerden...

Gitti...
Doksanı aşkın yıllık bir ömrü katıp önüne, anılarını, acılarını, öfkesini, sevgisini, özlemini alıp gitti..
İnsanlar temizliğini, misafirperverliğini, elinin bolluğunu anlattılar birbilerine. Ölünün ardından kötü söz söylemek ayıp-günah   olduğundan, aksiliğine hafiften değinip geçti kimileri, kimileri sustu...
Onlar anlattıkça bembeyaz örtülerle bezeli eski toprak evini, misafire verdiği değeri, evinde verdiği yemekleri, keyfi yerinde olduğu zamanlar ortalığı kahkahadan kırıp geçirişini anımsadım ben de... Bayram sabahlarını anımsadım, erkenden kalkıp süpürdüğü avluda...  Beslemeyi hiç ihmal etmediği Kangal'ları, peşisıra kümese girip aldığımız sıcak yumurtaları, tandırda pişen ekmekleri, her yazı köyde geçen çocukluğumu anımsadım...
İçimde ona dairbütün  anıları deştim ama pek öyle sevgi dolu bir baş okşama, sırt sıvazlama, masal anlatma  bulamadım. Çok zorlayınca  koyunkoyuna uyuduğumuz günler geldi aklıma ama onlar da gözlerimi yaşartmaya yetmedi, ne yazık...

Garipti...
Doğaya; otlara, çiçeklere, bağlara, bahçelere, toprağa, hayvanlara olan sevgisine, ilgisine ve acıma hislerine karşılık  dinmeyen bir öfkesi, yıkılmaz bir inadı vardı insana.  En çok da en yakınlarına...
Yanlış öğretiden mi yoksa bencilliğinden mi bilmem, sevmekte ve sevgisini ifade etmekte beceriksizdi.

Ona benziyorum ben de... İçimin bir tarafında ondaki öfke ve inat var, sindirmeye çalışıyorum kendimi bildim bileli. Nasıl olmamam gerektiğini öğreniyorum onun yaşamından, ne yapmamam gerektiğini. Yine de biri damarıma basmaya görsün gözlerimdem taşıyor, tutamıyorum içimdeki İffet'i...

Son altı ay sık sık görme şansım oldu... Her gidişimde daha çok benziyordu babamın son kez görüp dokunduğum yüzüne. Giderken babama dair birşeylerde götürüyordu ve belki de sırf bu yüzden gitmesin istiyordum...

Gitti...
Giderken anılarını, acılarını, öfkesini, sevgisini, inadını da alıp gitti...

Gitmesine az, çok az kala bir bir tuttu ellerimizi. Mavi gözlerini dikip gözlerimize sessiz sessiz konuştu. Gider ayak sevdiğini söylemeyi öğrenmişti...

Gitti...
Ben bulunamadım cenazesinde.
Güzel, kalabalık bir cenaze töreni oldu dediler...
Güzel öldü dediler, güzel ölmek ne demekse...
Posted by Picasa