Jan 20, 2009

MÜHİM MESELELER

Düşündüm, taşındım en çok sevdiğim üç yiyeceği tespit ettim:
1-Yer elması(düşünmek bile ağzımı sulandırır)
2-Maydanoz(evde maydonoz yoksa hiçbirşeyimiz yok gibi gelir)
3-Annemin aşuresi(yiyecek bişey özleyecek olsam onu özlerim)

Jan 12, 2009

KÖRLÜK...

Saramago'nun Nefis kitabı "körlük" ün filmini heyecanla bekliyordum. Nihayet filmi izledim ve tıpkı kitabı okuduğumda olduğu gibi çok etkilendim. Önce kitabını okuyup daha sonra filmini izlediğim pek çok eser gibi hayal kırıklığı bırakmadı film bende, üstelik kendi mekan kugularıma da çok yakın buldum.
Filmde, yazarın sebep-sonuç ilişkilerinden ziyade sürece odaklı tarzına sadık kalınmış. Basit ama iyi düşünülmüş teknik ayrıntılarla anlatım güçlendirilmiş ve seyir tadı artırılmış. Kitabın sosyolojik içeriği ayrı bir lezzetti zaten. Filmi, bütün gece rüyamda filmden karaler görecek kadar çok beğendim, yine olsa yine yerim:)

Jan 8, 2009

KEDİ MEKTUPLARI - Oya Baydar

Okuma grubumuzun kediseverlerinin gözüne girmenin yanında, kedi sevmeyi öğrenebilme umuduyla da seçmiştim kitabı, ikisi de olmadı.
Yazar, kedilerin gözünden sürgün hayatları anlatmış kitabında. Hepsi siyasi sürgün ve hepsi kedi sahibi olan insanların iç hesaplaşmaları, değişen düşünceleri, pişmanlıkları, umutları, bu güne tutunma çabaları...
Kitabın dili, konusu ve kedi gözüyle anlatma fikrini beğendim. Ancak konunun işlenişi yavan geldi bana. Dilinin sadeliğini de hesaba katınca, solculuk öğrenen
lise gençlerinin severek okuyacağını düşünüyorum. Tek sorun yeterince akıcı olmayışı...
Not:Kitap 1993 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü'nü almış.

Not:Sıradaki kitap: Flaubert'in Papağanı-Julian Barnes

Beytepe'de dolaşıp çay içmeceli günler geri gelsin istiyorum.

-Duygu, dedim, kızıyor musunuz bana size attığım nutuklar için?
-Yok hocam, dedi. Herkes aynı şeyleri söylüyor zaten. Bizi biraz anlamanızı bekliyoruz yanlızca.
-İşte ben de aynısını bekliyorum sizden.

Ne tuhaf...

Jan 5, 2009

bir elin nesi iki elin...:P

Ben kendime söylemiştim yıllar önce; alıştırma yap, geliştir sol kolunu demiştim. Sol elle yazı yazabilir, yemek karıştırabilir, kafandaki bir tutam saçı kıvırabilir hale getir en azından diye tembihlemiştim, günün birinde sağ el ya da koluna bişey olursa ortada kalıvereceğimi o günlerde tahmin etmiştim.
Üstelik, pek adil de bulmuyordum sol elim paşa paşa yanımda sallanırken her işimi sağ elimin yapmasını. Kendime de kızıyordum, tembel sol elime de, çabuk canlı sağ elime de.
Yılların intikamı alınıyor şimdi. Klavye kullanırken bile ağrıyor sağ kolum. Bütün işlerime sol kol koşuyor mecburen, döke saça, mızırdana mızırdana yapıyor herşeyi, ama itiraf etmeliyim çabuk öğreniyor:)