Deliler gibi çalışmıştık. Gerekli-gereksiz milyonlarca bilgi yığmıştık beynimize. Sayılar, formuller, ispatlar... Kafamız ağırdı çok, taşıyamıyorduk ve son sınavımızdı okulda girdiğimiz. Derken yakın arkadaşım Devrim de çıktı sınavdan. Bakışları donuk, şaşkın, allak bullak... Ağır ağır inip merdivenlerden oturduğum masaya geldi, yavaş-çok yavaşça oturdu bir sandalyeye.
-Devrim, dedim, ne oldu? İyi misin? Bir sorun mu var?
-Eeee, dedi, okul da bitti... Şimdi ben bu bildiklerimi nereye götüreceğim?
Haldun Taner Öykü Ödülü'nü kazanamamışım. Az önce öğrendim. Neden bilmem, Devrim'in o allak-bullak bakışları geldi gözümün önüne.
-Eeee, dedim, şimdi ben bu yazdıklarımı...
Neyse... Der ki Haldun Taner usta: Bir hayalin gerçek olması kadar hayal kırıcı ne olabilir ki?...
4 comments:
sen yazılarınla gönüllerimizin birincisisin...
teşekkür ederim, gönlüm alındı:)
canımcım soramamıştım ne zamandır aklımda.boşver zaten oralarda torpil dönüyormuş.çoğaltıp bizim klüpte okuyalım güzelcim.sakın sıkma o güzel yüreğini....
Evet evet torpil:) başka türlü olabilemez::))
Post a Comment