Az önce kitap toplantımızı bitirip eve geldim ve kitapla ilgili epeydir geciktirdiğim yazımı hemen yazmazsam bir daha da yazamayacağımı farkettim.
Çıktı,çıkıyor,çıkacak... derken kitapçı raflarına yerleşen Masumiyet Müzesi benim kitaplığıma da girdi nihayet.
Aslına bakarsanız neredeyse bütün eserlerini çok kısa zamanda ve çok büyük zevkle okumuş sıkı bir Pamuk hayranı olmama karşın bu kitabı okumayı düşünmüyordum.
Çünkü "aşk", benim kafamdaki Orhan Pamuk için fazla hafif bir konuydu ve bu konu çerçevesinde ne yazarsa yazsın, yeterince beğenmeyeceğimi biliyordum.
Öyle de oldu. Masumiyet Müzesi, yazarın konu ve dil anlamında en "soft" kitabıdır bana kalırsa ve benim sevdiğim Orhan Pamuk sadece kitabın son elli sayfasında kendini hissettirmiştir.
Kitabın 565.sayfasının son paragrafında Kemal, kendi aşk hikayesini yazdırmak istediği yazar Orhan Pamuk'tan "...Hikaye anlatmayı ciddi bir şekilde seven, işine bağlı bir adammış diye duymuştum." diye bahsediyor. Yazarın kendini tanımlama şekli ve yaptığı iş birlikte ele alınınca, yazdıklarının son derece tutarlı olduğu da görülüyor. Pamuk hikaye anlatmayı seviyor ve bunu son derece özenli gerçekleştiriyor.
Bu nedenle saplantılı bir aşk acısıyla kıvranan kahramanına rağmen sıradan bir Türk filmi senaryosundan çok da farklı olmayan kitap, konusuna rağmen anlatımın gücü neticesinde, kendisini bir solukta okutturuyor.
Kitabı bitirdiğimde, ne duygu ne de düşünce dünyam herhangi bir şok etkisi yaşamadı ne yazık. Benim Pamuk romanlarından bu yönde bir beklentim yoktur zaten, ancak hoş bir seyir yaşarsınız; yaşadım zaten:)
1 comment:
Evet belki de Orhan Pamuk'un en yumuşak kitabı bu. Ama bence Kemal'in aşkını, saplantısını, bağlılığını iyi kaleme almış. Bunların hepsi bir kenara, belki de bende böyle bir aşk yaşadığım için çok çok beğenerek ve içim sızlayarak okudum. Anlatım gücü ie mükemmel.
Post a Comment