Az kaldı anılarımızla vedalaşmaya...
Annem ve kardeşim taşınacaklar yarın ve artık bizim evimiz olmayacak orası. Belki önünden bile geçmeyeceğiz bir daha...
Peki onca yaşanmışlık ne olacak? Oraya ilk taşındığımız günlerin heyecanı mesela? Sabahlara kadar süren sohbetler, bayram yemekleri, düğün telaşları...
Tuhaf, kendi evimden taşınırken böyle hissetmemiştim, bu kadar burulmamıştı içim.
Asıl merak ettiğim, biz gidince babam da bizimle gelecek mi ?
Dec 27, 2012
Nov 29, 2012
Sevgili çevrem, uzunca bir zamandır direniyorum hamilelik,
doğum, bebek vs üzerine yazmamak için. Ama bu gün, Argunun tepesinde uyku-emzik
ilişkisini kurmak amacıyla pusuda beklerken karar verdim bu direncimi kırmaya.
O, diliyle dışarı itti emziği, ben işaret parmağımla içeri... 23 dakika sürdü
mücadelemiz ve sonra o uyuyakaldı. Kim kazanmış oldu, bilmiyorum ...
Burası bir başka
yakası hayatın ve bu yakada sürekli çocuğundan bahseden o sıkıcı
insanlardan biri olmamanın imkanı yok . Çünkü;
çocukla ilgili başkalarına sıkıcı gelen
ayrıntılar örülüp senin hayatın
oluyor artık. Bütün günün yaşamak için tamamen sana bağımlı o minik şeyi
izleyerek geçiyor ve hatta bütün gecen... Yüzünün her hareketine, bedeninin her
kıvranışına, sesinin tonuna, ağlamasının şiddetine anlamlar yüklemeye ihtiyaç duyuyorsun
çaresizliğine çare olabilmek için. Üstelik bu anlam yüklemelerin anlamsızlığını
da biliyorsun da sen de kendi çaresizliğini örtbas etmeye çalışıyorsun bir
çeşit veeee
derken, hayatın diğer tarafıyla bağlantın kopuyor çarçabuk.
Burada, dün kim olduğunun pek bir önemi yok. İşinmiş, arkadaşlarınmış, alışkanlıklarınmış, kitaplarınmış, yazılarmış,
gezmeler tozlarmış, dolapta bekleyen 36 beden kıyafetlerinmiş mış muş...
Sen, bir çift memesin artık! ve bütün konsantrasyonun hızla ve en çok
miktarda süt üretmek üzerine , gerisi yalan...
Hayatın bu yakasında süt, kaka ve kusmuk gerçek olan.
Ha bir de gülücük var... Kapıldığı akıntıyla diğer yakadan
hızla uzaklaşmaya başladığı o ilk günlerde bebeğin anne karnında başlayan bu sıradan
refleksine tutunuyor insan düşmemek
için. Bu sayede baş ediyor gaz
sancıları, sonsuz emmeler ve sebebini bilemediği ağlamalarla... Ah o
ağlamalar... Bir insanın gözündeki yaş damlası bu kadar mı paramparça eder bir
başkasının yüreğini. Ediyor işte. Bazen
bıçakla kesilir gibi bitiveriyor çığlık çığlığa geçen, sizi çaresizlikten
deliye döndüren bir ağlama nöbeti ve
arkasından gülücük... Herşey, süt liman şimdi...
Geçen haftasonu, evet evet bütün haftasonu, ağladım hüngür
haşırt “ben çok bunaldım, dışarı çıkmak istiyorum” diye. Dışarı çıkabiliyorsun elbet, eve yakın alış-veriş merkezine gidecek
aradabir ya da kısa yürüyüşlere çıkacak, kısa ev gezmeleri yapacak zaman oluyor
olmasına da bütün bunlar yeni annenin “dışarı çıkma”ihtiyacını karşılamıyor. Çünkü
nereye gidersen git ona olan sorumluluğun seninle birlikte geliyor. Telefon
açıp sormak gerekiyor sürekli “uyudu mu?
sütünü içti mi? ağladı mı? ” diye.
Aslında içinde
bebeğinden başka neredeyse hiç birşey olmayan hayatından dışarı çıkası geliyor
insanın, olmuyor. Mesela hepitopu 123 sayfalık
bir kitap bir ayı geçkin zaman başucunda bekliyor. Bir filmi başatan sona kesintisiz izlemek
mümkün olmuyor. Tam kekin malzemelerini
karıştırırken içerden bir ağlama sesi geliyor. Bütün misafirlerle ayrı
ayrı bebek sohbeti yapılıyor ve başta büyükler olmak üzere herkes konuşmanın
bir yerinde bebekle ilgili akıl vermeye başlıyor.
Bebeği bırakıp dışarı çıkmak bir mesele. Birkaç saat dışarı çıkmak için,
yokluğunda içirilmek üzere süt biriktirerek başlıyorsun hazırlıklara. Hayatıda
ilk kez belki de anneni tembihliyorsun
uzun uzun aldırmadan üç çocuk büyütmüş olmasına ya da bebekli bir seyahat için bir eşek yükü eşya alıyorsun
yanına. Bizim gibi üşengeç bir çiftsen eğer,
onca eşyayı sürüklemektense evde kalmayı tercih ediyorsun bu durumda.
(Argun, uyanma emareleri göstermeye başladı. Hemen
bitirmezsem diğerleri gibi yarım kalacak bu yazı da. )
Biliyorum biraz fazla şikayetlenen bir yazı oldu bu. Henüz
çocuk sahibi olmamışsan korkutma gözünü sevgili çevrem, yok eğer çocuk sahibi olmuşsan bu mızırdanışları fazla
ciddiye almaman gerektiğini biliyorsundur zaten. Çünkü sen “amma da yıpratıcı iş” diye düşünüp
benim için kederlenirken bu yazıyı okuduktan sonra, ben sıkıntılarımı yazarak
yükünden hafiflemiş olarak hayatımda sahip olduğum o en kıymetli şeyle sarmaş
dolaş olacak, bir iki agu-bugu’dan sonra ille de birkaç güzel gülücük
koparacak, mis gibi kokusunu içime çekip tazeleneceğim.
İşte böyle... Akıl,mantık,
kural, tutarlılık vs ikinci planda kalıyor bu yakada. Midede sıkışmış bir gaz bulutu karartabilirken
bütün gününü bir “gark” sesiyle huzur bulup huşu içinde kendinden geçebiliyorsun.
Bu yakada akıl,
mantık, kural vs anlamsız sevgili çevrem. Bu yakada Argun var, o altına yapıyor
biz de öpe koklaya, sevine sevine temizliyoruzJ
Nov 2, 2012
Oct 28, 2012
Uyku kardeşim ver elini...
Herkes çocuk sahibi olmak zorunda değil.
Peki ya biz? İstiyor
muyuz? istemiyor muyuz? hazır mıyız? değil
miyiz? diye erteleye erteleye hayatımıza yön verirken biz, bir uzman çıkıp
karşımıza “çocuk sahibi olamama” ihtimalinden söz edince bir anda dümeni
çocuklu hayata doğru kırdık.
Çorum –Ankara arasında yollarda geçen , bür türlü
gerçekleşmeyen tayininimin peşinde koşturmalı hayatımıza bir de tüp bebek
tedavisi sıkıştırdık acilen. Moral bozuklukları, iğneler, hastane yolları ,
raporlar, aciller,olasılıklar, umut etmeler, beklemeler, kaygılar, dualar...
Bir minik ARGUN’umuz var şimdi. Kaşlarının üzerindeki kalın kabuk tabakası(
konak) ve yanaklarındaki kırmızı döküntülere
bir de kusmuk kokuları eklenince, hele de battaniyesi kaldırılıp bir türlü
doldoramadığı kıyafetlerinin içindeki minik bedeni ortaya çıkınca tam da bakımsız köylü çocuklarını andıran bir
Minik Argun...
Bütünüyle bana bağımlı, gece gündüz uyuyan ve uyanık kaldığı
minik aralıkları kendi ellerini hayran hayran izleyerek geçiren bir Argun.
Acıktığında, uyandığında, sıcakladığında ya da belki şöyle
hafif yana dönesi geldiğinde etinden et koparılıyormuşçasına çığlıklarla
ağlayıp bizi panik içinde bırakan bir Argun.
Altı temizlenip karnı
doyduktan sonra göğsüme başımı yaslayıp kucağımda tortopacık uyuyan bir minik
Argunumuz var.
Herkes çocuk sahibi olmak zorunda değil.
Hayat bir
inatlaşmayla zora koşmasa biz de henüz düşünüyor olacaktık belki, ama şimdi bir
minik Argunumuz var ve hiç pişman değiliz...
Feb 29, 2012
Çok fazla kar var, mahsur kaldım Çorum'da. Okul da tatil.
Ben önde ananem arkada köşe kapmaca oynuyoruz aynı evin içinde.
-Nereye gidiyorsun?
-Mutfağa anane.
*
-Ankara'da da kar var mı ki?
-Evet her yerde var anane.
-Eskişehirde de kar var mı acaba?,
-Var anane, her yerde var.
-Hımm... Mecitözünde kar var mı?
-Var anane.
-Kayseride var mı acaba?
*
-Niye kalktın,nereye gidiyorsun?
-Tuvalete anane.
*
-İzlediğin birşey varsa açayım anane.
-Yok, sen istediğin bir yeri aç, ben duymuyorum zaten.
-Peki.
-Hani o kız vardı ya kıvırcık saçlı.
-Bilmiyorum anane.
-Hani o kıza saldırdı da oğlanlar siyah saçlı bi oğlan var onlan evlendi sonra ?
-Bilmiyorum anane izlemiyorum ben o diziyi.
-Kız neler çekti, zavallı.
-.....
-Sonradan oğlana da ısındı ama. Onu izlemiyon mu sen?
-Yok anane , izlemiyorum...
-Ben de izlemiyom da herkes bakıyo diye bakıyom işte.
-.....
-Geri de nişannısı düştü kızın peşine.
-Bu mu anane? Açtım, onu izleyelim.
- Yok yok, sen ne istiyorsan onu izle, ben zaten duymuyorum da, öyle bakıyorum işte.
- Sorun değil anane, bu açık kalsın, benim izlediğim başka bişey de yok zaten.
-İyi o zaman...
-....
- Bu kız kim ? oğlanı mı arıyo? Cık, iş açacak başına.
-Bilmiyorum anane.
- Niye geldi şimdi bunlar buraya?
.....
*
- Noldu, nerden geldin ?
- Mutfaktaydım anane.
*
- Geldii, benim de elimi öptü, yazma da getirmiş havluynan...
- Kim ananne?
- Halime'nin kızı.
- Halime kim anane? Tanımıyorum ki ben.
- Şerife'yi bilmiyon mu? Onun bacısının görümcesi.
- Tanımıyorum anane.
- Niye benim halamın torununun yeğeni oluyo. Necdet yok mu onun süt kardeşliği.
-Bilmiyorum anane.
- Semihagilin halalarının kızı.
-Tanımıyorum anane.
-E Cevdet gilin düğünde yok muydun sen? Niye geldi ya başında sarı bi yazmaynan, böyle küçük çiçekli de bi elbise giymiş.
- Yoktum ben, Cevdet'i de tanımıyorum.
- Halangilin köylü?
- Bilmiyorum anane, bilmiyorum...
- İşte... Nerden bileceniz, kaç sene önce...
*
-Niye kalktın, nereye gidiyorsun?
-Uykum geldi yatıcam anane.
*
Ben önde ananem arkada köşe kapmaca oynuyoruz aynı evin içinde.
-Nereye gidiyorsun?
-Mutfağa anane.
*
-Ankara'da da kar var mı ki?
-Evet her yerde var anane.
-Eskişehirde de kar var mı acaba?,
-Var anane, her yerde var.
-Hımm... Mecitözünde kar var mı?
-Var anane.
-Kayseride var mı acaba?
*
-Niye kalktın,nereye gidiyorsun?
-Tuvalete anane.
*
-İzlediğin birşey varsa açayım anane.
-Yok, sen istediğin bir yeri aç, ben duymuyorum zaten.
-Peki.
-Hani o kız vardı ya kıvırcık saçlı.
-Bilmiyorum anane.
-Hani o kıza saldırdı da oğlanlar siyah saçlı bi oğlan var onlan evlendi sonra ?
-Bilmiyorum anane izlemiyorum ben o diziyi.
-Kız neler çekti, zavallı.
-.....
-Sonradan oğlana da ısındı ama. Onu izlemiyon mu sen?
-Yok anane , izlemiyorum...
-Ben de izlemiyom da herkes bakıyo diye bakıyom işte.
-.....
-Geri de nişannısı düştü kızın peşine.
-Bu mu anane? Açtım, onu izleyelim.
- Yok yok, sen ne istiyorsan onu izle, ben zaten duymuyorum da, öyle bakıyorum işte.
- Sorun değil anane, bu açık kalsın, benim izlediğim başka bişey de yok zaten.
-İyi o zaman...
-....
- Bu kız kim ? oğlanı mı arıyo? Cık, iş açacak başına.
-Bilmiyorum anane.
- Niye geldi şimdi bunlar buraya?
.....
*
- Noldu, nerden geldin ?
- Mutfaktaydım anane.
*
- Geldii, benim de elimi öptü, yazma da getirmiş havluynan...
- Kim ananne?
- Halime'nin kızı.
- Halime kim anane? Tanımıyorum ki ben.
- Şerife'yi bilmiyon mu? Onun bacısının görümcesi.
- Tanımıyorum anane.
- Niye benim halamın torununun yeğeni oluyo. Necdet yok mu onun süt kardeşliği.
-Bilmiyorum anane.
- Semihagilin halalarının kızı.
-Tanımıyorum anane.
-E Cevdet gilin düğünde yok muydun sen? Niye geldi ya başında sarı bi yazmaynan, böyle küçük çiçekli de bi elbise giymiş.
- Yoktum ben, Cevdet'i de tanımıyorum.
- Halangilin köylü?
- Bilmiyorum anane, bilmiyorum...
- İşte... Nerden bileceniz, kaç sene önce...
*
-Niye kalktın, nereye gidiyorsun?
-Uykum geldi yatıcam anane.
*
Jan 25, 2012
Bu gün ne giysem?

İyi şeyler oldu olmasına ama asıl olan, ben şu evin içinden çıkıp geçtim karşısına ve farkettim ki ev komik olmuş kardan şapkasıyla ...
Subscribe to:
Posts (Atom)