Sep 26, 2007

Oğuz Atay Nelerden Etkilenmiş?

Tutunamayanlar kütüphanesinden seçmeler:

Dostoyevski- Yeraltından Notlar

Robert Musil- Niteliksiz Adam

Robert Musil- Genç Törless

İvan Gonçarov- Oblomov

Choderlos De Laclos- Tehlikeli İlişkiler

Vladimir Nabokov- Solgun Ateş

Albert Camus- Yabancı

Hermann Hesse- Bozkırkurdu

Halit Ziya Uşaklıgil- Kırık Hayatlar

Halit Ziya Uşaklıgil- Aşk-ı Memnu

Yusuf Atılgan- Aylak Adam

Ahmet Hamdi Tanpınar- Saatleri Ayarlama Enstitüsü

James Joyce- Ulysess

Elias Canetti- Körleşme

Erich Berne- Hayat Denen Oyun

Vüs'at Bener- Dost

Vüs'at Bener- Yaşamasız

Cervantes- Don Kİşot

Şekspir- Hamlet

? - İncil

Sartre- Bulantı

Kemal Tahir- Devlet Ana

Albert Camus- Sisifos Efsanesi

Vladimir Nabokov- Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı

Laurence Sterne- Tristram Shandy

Sabahattin Ali- İçimizdeki Şeytan

Vladimir Nabokov- Lolita

John Bunyan- Pilgrims Progress

Oscar Lewis- Sanchez'in Çocukları

James Joyce- Finnegans Wake

Joseph Conrad-

Jean Rhys-

Heidgger-

Stendhal-

Franz Kafka-

Güntar Grass-

Paul Bailey-

Jacob Lind-

Henry James-

George Eliot-

Emily Bronte-

oguzatay.net

Sep 24, 2007

Nihayet dersler başladı. İşe başlamamla üzerime yapışan rehaveti silkeleme isteğim de biraz somutlaştı. Benim de böyle bir ayarsızlığım var işte. Tempo arttıkça daha çok koşturasım geliyor, tempo düştüğünde de tamamen tembelliğe başlıyorum. Şöyle işleri zamana yayıp hep ortalama bir tempo tutturmayı becerebilmniş değilim henüz.
Haftanın iki günü çok yoğun çalışıyorum.Kalan günleri de çeşitli kurs ve özel derslerle doldurup bu yılı kendime harcamaya karar verdim.Çok yoğun geçen ve kendime neredeyse hiç zaman ayıramadığım iki yıldan sonra iyi gelecek bence:)
Önce gidip kendime((yalan söylüyorum ben kendime almadım Ş.K(Şahane Kişi)bana aldı)) biraz kitap aldım. Tercihen son dönem Türk edebiyatı yazarları ve nicedir bir yerlerden tavsiye alıp okumak istediğim kitapları seçtim.
Çalışma odasını kendimce en çalışılabilir kıvama getirdim. Bilgisayar masamı pencere önüne çekip kendime "uydurma ortamı" hazırladım.
Bir hafta önce bir gece yarısı, iki yıldır bir köşede bekleyen öykülerimi gözden geçirip üzerlerinde çalışmaya başladım.(İlk öyküden başımı kaldırdığımda sabah 07.00 olmuştu ki buna bayıldım)
Ders saatlerime uygun ve beklentilerimi yerine getirebileceğini umduğum bir ingilizce kursu buldum.Henüz kaydolmadım; olcam.
Güne sabah sporuyla başlamaya karar verdim.(Şahane kişi bu konuda da desteklerini esirgemedi gerekli motivasyonu sağladı hatta bana yol gösterecek şööle 20 dakikalık bir aerobik videosu sağladı, kendilerine müteşekkirim)


Fizik notlarımı bilgisayar ortamına geçirme niyetimi somutlaştırmaya başladım.Biraz zor ilerliyor ve ağır olacağa benziyor. Ancak başarabilirsem kendime basıma ahazır bir kitap formatı oluşturmayı düşünüyorum.Bakalım akıbeti ne olacak...
Ve aldığım kitaplardan ilkini bu gün okuyup bitirdim.Sadık Yalsızuçanlar-Garip...
Garip... kitaba haksızlık etmemek için kitapla ilgili eleştirmen yorumlarını vs okudum.Benim zaman kaybı olarak niteleyebileceğim kitapla ilgili olumlu eleştirileri göz önünde bulundurarak yazarın bir kitabını daha okurum belki ileride ama şimdi değil...Belki...İleride...Bir yazarın en az iki kitabını okumadan harcamamaya çalışırım da genelde.

Sep 21, 2007

bu da bu günün şiyiri

Sana Ne Yaptılar

O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin
Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında
Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin
Seni görür görmez özgürlüğümden utandım
Söyle ne içersin, çay mı kahve mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

Saçların uzundu, omuzlarına akardı
Gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından
Onlar mı kestiler, sen mi kısalttın
Gülerdin, içimize aylar doğardı
Görünmez dağların arkasından
Eski gülümsemeni beyhude aradım
O sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

Bir çay içer misin, yoksa kahve mi
Kibritim yok, demek cigaraya başladın
Ellerin de titriyor, bir şeyin mi var
Böyle bir kız değildin sen eskiden
Sana ne yaptılar, sana ne yaptılar?
Kirpiklerin ıslanıyor durup dururken
O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

Attila İlhan

Sep 14, 2007

padam padam padam



"edit piaf'ın hayatını anlatan filme gidek mi?" diye mesaj attı Günay. Ben Einstein'in hayatını okuyordum o vakit.Keplerle Newton'un hayatını okuyalı da bir kaç gün olmuşken hazır, dalmışkern yane onun bunun hayatını kurcalamaya "gidelim" dedim, gitik.
Yaşam öyküleri severseniz, neşeyi ve hüznü koyun koyuna yaşatmayı bilenlerdenseniz gidiniz.

Çocuk piaf, genç piaf, orta yaşlı piaf... neşeli piaf, kederli piaf, öfkeli piaf...
Dönemleri ve duyguları iyi harmanlanmış bir film.Zor hayatını "anı kurtarmak" felsefesiyle daha da zorlaştırmış bir kadın.En hoşlanmadığım insan tiplemesi...
Yine de tuhaf beden imgeli kadını seviyorsunuz izlerken, sevimli buluyorsunuz giderek. Dinlerken...Dinlerken oturduğunuz koltukta olmuyorsunuz zaten, ruhunuz çoktaaan Parise doğru yola çıkmış oluyor.

not: seviyorum ben bu Kızılırmak Sinemasını yahu!...
Günay'ın notu:bidahaki hayatımda fransızdan başka bişey olursam kendimi intiar ederim!

Sep 3, 2007

zamanı kullanamama problemim var doktor

Bu zaman o zaman mı?
Evet! Ta kendisi…Peki öyleyse niye? Erken kalkmayı da başarabildim üstelik; erken dediğim 8.30...Öncesi? Öncesi sabahın körü diye geçer ki gidecek bir işin yoksa o kör vakti görmenin anlamı yoktur. Ya sonra? Sonra kahvaltı? Sonra? Yok yok önce gazete sonra kahvaltı.Tamam peki ondan sonra? Sonraaaa internette gezip dolaşma. ??sonra
Ortalığı toparma.Daha doğrusu toparlama diye başlayıp yavaş yavaş derinleşen bir temizlik hayır hayır dezenfektasyon işlemi.Sonraaaa
Sonra duş, yemek, biraz okuma, akşam yemeği hazırlığı.Sonra o yemeği ye, bulaşıkları toparla,biraz sohbet, internet, film ya da müzik , uyku.
Bu zaman o zaman da doğru kullanamıyorum , canım sıkılıyor.Daha mı çok uyusam acaba:P

son iki yıldır evde oturup kendime zaman ayırabileceğim böyle günlerin hayalini kuruyordum.OKuyacak, yazacak, öğrenecek milyonlarca şey var ve ben bunların dışında deli gibi koşturup duruyorum diye üzülüyordum.Şimdi zamanım var hevesim yok.Merak ediyorum, bu ikisinin aynı anda aynı bünyede buluştuğu mucizevi anlar ne zamanlardır diye.
Neyse sorun belli. Ben biraz da çözümüne kafa yormaya baaşlayayım. Hemen şimdi mesela...

Sep 2, 2007

günün şiyiri

Buluşmak Üzere

Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım
CAN YÜCEL