Nov 4, 2017

bahane...

Bak sonbahar geldi…
Benim için yapraklarımı dökme vakti… Yavaş yavaş soyunurum yapraklarımdan ve birkaç güne kalmaz yalnızca dallardan ibaret bir heykelcik olurum bu parkın kuytusunda.
Senin böyle dertlerin yok tabii. Sen yaz kış iğne yaprakları yemyeşil bir çamsın ne de olsa. Ne yaprak dökersin güzün, ne de çiçek açarsın baharda…
Ben de bir  çam olmak istiyorum biliyor musun?
Böyle çoluk çocuğun oyunlar oynayıp koşuştuğu cıvıl cıvıl bir parkta değil ama, ıssız bir çam ormanında. Dört yanımda ben gibi iğne yapraklılar olsun ve o iğne yapraklarla dokunayım rüzgara.
Neden biliyor musun? Çünkü rüzgar canımı acıtıyor benim. Ne zaman dokunup geçse tenime ,tenim yanıyor. Ya yapraklarımı döküyor ya dallarımı kırıyor. Her bahar yeniden yapraklanmak yoruyor beni … Yeniden yeşermek, yaprak açmak güneşe ve yağmura ve sonra sarartıp düşürmek yapraklarını, küçük küçük vedalarla…
Vedalar üzüyor beni , alışamadım hala…
Oysa sen vedalaşmıyorsun bile kozalaklarınla… Atıyorsun dalından , kozalakların dallarının altında, gözünün önünde duruyorlar hiç olmazsa.  Sararıp düşen iğne yapraklarının hesabını tutmuyorsun, yenileri hemen yerine geliyor nasıl olsa.
Ben de bir çam olmak istiyorum, senin gibi , sen kadar… Ben de bir çam olmak istiyorum; belki de
Sadece

 sen bir çamsın diye…

No comments: